Otelin bulunduğu kale, sayısız efsaneyle çevrilidir. Yerel halk, bu efsanelerin yüzyıllardır bilindiğini söylüyor. Bazıları hala çözülememiş ve nesilden nesile aktarılmaktadır. Bazıları gülerek bunların hepsinin uydurma ve optik illüzyonlar olduğunu söylerken, diğerleri inanır ve hatta biraz korkar. Bu yerin atmosferini daha iyi hissetmek için en ünlü efsanelerden birkaçını öğrenin.
Kontesin karısının şatoda yaşadığı söylenir. Çok güzel ve zeki bir kadındı ve kocasını deli gibi seviyordu. Bir akşam kont uzaklara bir seyahate çıktı ve dört hafta sonra döneceğine söz verdi. Kontes her gün kulenin balkonuna çıkıp sevgilisini beklerdi, ama o geri dönmedi. Kalbi dayanamadı, bilinmeyen bir hastalığa yakalandı ve kısa bir süre sonra öldü.
O zamandan beri, geceleri kalenin koridorlarında uzun beyaz bir elbise giymiş, elinde mum tutan bir kadın görülebilir. Dedikleri o ki, bu kontes kontunu arıyor ve sessizce onun adını fısıldıyor. Otelin misafirleri sık sık aynalarda bir kadın silueti beliriyor ve kontesin bir zamanlar beklediği balkondaki mumlar aniden sönüyor.
Yerel köylüler, kontun gizli bilimlerle uğraştığına ve öteki dünyadaki güçlerle anlaşma yaptığına inanıyordu. Kalenin yeraltı odalarında ruhları çağırdığı ve aralarında iki ateş parçası gibi sarı gözleri olan devasa bir kara kurtun ortaya çıktığı söyleniyordu. O zamandan beri, kapıda sık sık görüldü ve yabancıları yaklaştırmayarak nöbet tuttu.
Kurtun, kalenin gerçek varisi tarafından yönetildiği zamanlarda ortadan kaybolduğu söylenir. Kont ortadan kaybolduğunda, kurt da ortadan kayboldu, ancak bazen geceleri, fırtına sırasında, onun sesi duyulabilir. Sessiz havlamalar ve inlemeler yeraltından geliyor ve bazen zincirlerin tıkırdaması da duyuluyor. Ancak güneşli ve açık havalarda bu sesleri kimse duymamış.
Yerel köylüler turistleri, fırtına sırasında kırmızı gözlü siyah bir gölge görürseniz, onun gözlerine bakmamanız gerektiği konusunda uyarıyor. Yaşlılar, bunun huzur bulamayan kayıp bir ruh olduğunu iddia ediyor.